TERÖRE KARŞI SEFERBERLİK

Sayın cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan İstanbul Haliç Kongre Merkezinde 21 Martta yaptığı konuşmada bütün milletimizi teröre karşı seferberliğe çağırdı. O günden bu yana konu ile ilgili olarak basını takip ettim. İlk bir iki gün konu yazıldı konuşuldu ve sonra terkedildi. Böylesine önemli bir çağrının önemine binaen gündemde tutmak için yazmak gereğini hissettim.

Konunun daha iyi anlaşılması için ülkemizdeki ve bütün İslam dünyasındaki terör örgütlerini ve olaylarını öncelikle değerlendirmek gerekir.  Şunu çok iyi bilmek ve değerlendirmek gerekir ki, bütün terör örgütleri İslam ülkelerinde üslenmiş durumdadır ve bütün terör örgütlerinin kurucusu, yöneticisi, finansörü, silahlandırıcısı, planlayıcısı ABD, İsrail, Batı ve diğer emperyalist ülkelerdir. Yani bu örgütleri sanki hiç yoktan yerden bitme böylesine zengin ve bilgili ve planlı olarak ortaya çıkmasını düşünmek safdillik olur. Özellikle ABD ve İsrail bu örgütleri kurarak İslam ülkelerini terörize ederek İslam’la terörü bir arada göstererek, kendilerinin mağdur olduğunu ileri sürerek de İslam dünyasında işgal ve sömürü planlarını kanlı bir şekilde ve Müslümanı Müslümana kırdırarak uygulamaktadırlar. Kısaca tam bir haçlı zihniyeti ile hareket etmektedirler.

Dünyadaki en önemli enerji ve yer altı kaynakları İslam ülkelerinin hâkimiyeti altındadır. Bu hâkimiyet kâğıt üzerindedir. Gerçek hâkimiyet ABD ve Siyonistlerin elindedir. İşte Türkiye Erdoğan liderliğinde bu hâkimiyeti yıkmak üzere önce güçlü bir devlet haline gelmiş ve Davos’ta Siyonizm’e başkaldırmıştır. Bu durum emperyalistler açısından büyük bir tehdit oluşturmuştur ve İslam dünyasında Türkiye ile yakın ilişkiler kuran Libya, Mısır, Tunus ve Suriye’de iç savaşlar çıkararak ve Türkiye içinde de PKK, DHKAHPECE, eliyle Kürt ve Alevi etnik kimliği üzerinden bölücü kanlı olaylar gerçekleştirmektedirler.

Kısaca ve öz olarak Türkiye FETÖ, PKK, DHKAHPECE, DAEŞ gibi terör örgütleri ile mücadele etmemekte, Siyonist emperyalistlerle savaşmaktadır.

Siyonist tehdit büyüktür ve ülkemizi bölmek ve yıkmak amacındadır. Böyle bir tehdidin bütün milletimizce ve hatta bütün İslam ümmetince doğru tespit edilmesi gerekir. Madem karşımızda birleşik bir Siyonist cephe var, o zaman milletimizin ve hatta ümmetin tam bir birlik içinde şuurlu ve yılmaz bir savaş vermesi gerekir. İşte bu birlikteliğin tanımı seferberliktir.

Sayın cumhurbaşkanımız teröre karşı derken, batının terörün arkasında olduğunu açıkça ve cesurca haykırarak, bize esasında teröre karşı değil Siyonist cepheye karşı bir seferberlik çağrısında bulunmaktadır. Seferberlik deyimi milletin hiçbir alt siyasi ve etnik kimlik öne sürmeden birleşmesi demektir ve tehdidin büyüklüğü düşünüldüğünde hayati bir değer taşımaktadır.

Ben sayın cumhurbaşkanımızın kelimelerinin arkasındaki gerçek çağrıyı tekrar etmek istiyorum.

Siyonizm’e, Türkiye ve İslam düşmanlarına karşı seferberliğe var mısınız? Haydi Ay Yıldızlı şerefli ve şanlı bayrağımız altında her karış vatan toprağımızı korumak ve atalarımıza ve şehitlerimize layık olmak üzere el ele, gönül gönüle, tam bir kardeşlik duygusu içinde yılmaz ve yıkılmaz bir ruhla Çanakkale şuuruyla birleşelim ve kanlı hain emperyalist planları bozalım. Aramızdaki siyasi mülahazaları bir kenara atalım.

Son olarak içimize sokulmuş olan Truva Atı Paralel Yapı unsurlarını (Penisilvanya esaretindeki cemaat) çok iyi tespit edip yok edelim. Çünkü bu birliği bozmaya çalışan en büyük tehdit FETÖ dür.

Uz. Dr. Cengiz Sandıklı

İzmir 1. Bölge 25. Ve 26. Dönem M. V. Aday Adayı

Güzelbahçe Belediye Başkan Adayı

Yorum Yaz